Sicak bir yaz gününde beyaz gül laleye asik olmustu,
öyle bir ask sarmisti ki heryerini, laleye gidip de
askini bile itiraf edemiyordu cünkü hem untaniyor hemde
benim gibi beyaz rengi olmayan bir güle kim bakar diyordu
kendi kendine.
Öylece uzaktan bakar dururdu sevdigine.
Bir gün gelmis beyaz gül o kadar cok sevinmisti ki cünkü ilk kez
o gün lale ile göz göze gelmislerdi.
Tamam demis beyaz gül, o da beni seviyor, öyle icten bakmisti ki lale o an
beyaz gülün dili tutulmus ve yine askini itiraf edememisti bir türlü.
Aylar gecmis utangac beyaz gül hala laleye acilamamisti.
Cok üzülüyordu beyaz gül hep onu düsünür hep ona bakar dururdu
ama laleden bir ilgi göremiyordu artik.
İci icini yiyiyordu beyaz gülün.
Yine aylar gecmis mevsim son bahar olmustu...
Artik beyaz gülün ve lalenin son günleri idi bunlar
fakat beyaz gül sevgisini icine gömüs, ümidini tamamen yitirmisti artik.
Havalar sogmus ikisi de gün gectikce kuruyorlardi,
beyaz gül son anlarinda bile laleyi düsünür son kez doya doya bakmak istiyordu.
Ve beklenen o aci gün de gelmisti artik
beyaz gül ve lale o soguklara dayanamamis ikisi birden solmuslardi. AMA... daha solmadan önce,
son direncini verirken lale söyle demis;
ah beyaz gülüm benim,
biliyorum sende severdin beni ama sen utangacsan eger bende senden öyle.
Hatirlarmisin göz göze gelmistik, orda tüm cesaretimi toparlayip sana öyle
bir bakmistim ki,
hadi gel diyordum, hadi utanmadan söyle sevdigini, bak son bahar yaklasiyor
bekletme ve gel artik diyordum sana.
Ama beyaz gülüm biliyordum seni seviyorum diyemedin bana cünkü sen benden,
bende senden karsilik bekliyordum.
Sensizliye kendimi alistirmaya calistim aylarca ama olmuyor gülüm,
eger sen gidersen bu dünyadan bende seninle geliyorum demektir,
eger bu hayatta kavusamadiysak öbür dünyada kavusacagiz demektir... ,dedi
ve askinin pesinden gitti....
ESKISEHIR
BURASI ESKİŞEHİR
BİR başkadır şehir Araya geldi
Adi eskidikçe kendi yenilenen ...
BİR başkadır şehir Araya geldi ...
Başkentidir en umutlu bekleyişlerin ...
sefaya Sabır Sanata, cefa, Akşam sabaha karışır burada
ESKİŞEHİR burası ...
Bazen Koca BİR metropolü, Şirin BİR sayfiye Yeri Bazen ...
Yazlar kurak ve Sıcak, kışlar soğuk ve yağışlı.
Ama Yaz kış iyi niyetli BİR Bozkır burası ...
Terminalinden istasyonuna;
Öykülerin, vedaların, acılar ve umutların saklandığı ...
ESKİŞEHİR burası ...
Her hangi BİR insanla Gün içinde sik sik karşılaşabileceğin kadar Küçük,
Çocukluğunu nerede geçirdiğini unutacak kadar Büyük BİR şehir ...
Burası ESKİŞEHİR ...
Buram Buram medeniyet Kokan,
Her bankamatikte Mutlaka BİR öğrencinin beklediği,
bereket yuvası BİR Alış veris nedir bilinmezken esnafların saray kurduğu ...
Burası ESKİŞEHİR ...
Jetler geçerken gökyüzünden sustuğumuz, Gale konuşmaya Devam ettiğimiz.
Alışık olmayanların aynı Anda seslerini yükseltmeye çalıştığı,
Ama Kisa zamanda alıştığı ...
Burası ESKİŞEHİR ...
Köprülü makyajını Köprübaşı, hamamlı olana Hamam yolu hazırsındır Kolay isimler taktığımız.
Ama neden Yedilere Yediler denildiğini hic anlamadığımız ve sorgulamadığımız ...
Burası ESKİŞEHİR ...
Çiğböreğe Sahip çıktığımız AMA daha cok tantuni yediğimiz.
Lületaşımız var deyip de tanıtamadığımız ...
Burası ESKİŞEHİR ..
Sadece doğanların ve doyanların Aliyormusun gelenlerinde kaldığı ...
Burası ESKİŞEHİR ...
Adina şiirler yazılacak kadar Güzel,
Uğruna eskiyecek kadar Yeni şehir ...
Burası ESKİŞEHİR ...